7 Ağustos 2008 Perşembe

15 sene sonra

sevgili oglum

eger 15 sene sonra kiz arkadasinla ya da arkadas grubunla bir yere gidip sohbet edip, eglenme hakkin olmazsa bu konuda beni suclama cunku bunun sorumlusu ben olmayacagim.

bugun yayinlanan gazetelerde gencleri koruma tasarisi gibi psikolojik gerceklikten uzak, mistik hezeyanlarin kurbani olmus, ozgur dusuncenin yayilmasindan korkar bir oneri soz konusu. bu tasariya gore, pornografik icerik satin almak istersen fislenecek, arkadaslarinla ebeveynlerin olmadan diskoya gidemeyeceksin. internet cafe'ye gidis yasi 18. haa bir de her okulda laiklige yarasir ibadethane olacakmis.

kurumlari zararli yontemlerden uzaklastiramayanlar, bireyleri baskilayarak yonetme arzusundalar. ve bil ki sorumlusu ben degilim bu durumun.

bu konu ile cok ilintili, gozlemledigim bir diger gercek var; dunya da yaradilisci dusunceye baglilik, bilimin korlemesine ogrenilmesi gibi bir durum soz konusu. gordugun gercekleri herhangi bir siyasi/demografik/vs dusunceye sahip olmadan irdeleyebilmen pek soz konusu gibi gozukmuyor. ornegin annen yapmis oldugu bilimsel calismalarda bir nevi insanliga hizmet ediyor. bunu yapmasinin en yuce amaci ogretebileceklerini surekli olarak gelistirmek istemesi. ancak annenin tum emegi aslinda milyar dolarla yonetilen ilac endustrisine kusursuz kolelik yapmak demek. ar-ge calismalarimi daha iyi ogretebilmek icin yapiyorum, ama bulgularimi kullanan biz degiliz. belki okyanusta kum tanesi yaptiklarimiz ama sonucta genel olarak faydasi bize degil.
yaradilisci inanis icerisinde korlemesine gidenlere kolelik yapmaktan daha iyi olan Allah'in yarattiklarini Allah'in verdigi akilla arastirmak ve gelistirmek. ancak bireylerin dusunmesini engellemek icin insanlardan ustun insanlar olusturuluyor ve deger yargilarimiz sorgulaniyor. seni yetistirirken inancimi, dusuncelerimi elbette aktaracagim. ben pozitif enerjiye, yasadigim ortamdaki guzelliklere ve en onemlisi yasadigimiz dunyanin bir mucize olduguna inanan birisiyim. musluman bir ailenin cocugu olarak dogdum. islami, severek ve mantigimla kabullenerek yasadim. gayrimuslum, ateist ve tarikatci arkadaslarim oldu. hepsini insani yonleriyle, ne olduklarini irdelemeden arkadasim olarak kabul ettim. ancak iclerinde bir digerine karsi husumet hissettigim anda bir sekilde onlarla arkadasligimi kestim. natürel olarak herkesin kendi cennetinin ic dunyasi olduguna inandim. etrafina kotuluk edenlerin kendi cehennemlerini yarattiklarini dusundum.
sonra birseyler oldu, bu ulkede inanclarimiz ozgur olmamaya basladi. inancla ilgili paradigmalar sekillere gomuldu, manevi yonleri ile inanc sekilciligi yaptilar. inancli olmak simdi soylendigi uzere ozgur olmaktan cikti.
birisinin grubuna dahil olmak, belirli bir zumrenin insani olmak terimi iyice sekil, icerik kazandi. artik ne kadar iyi oldugun pek kimsenin umrunda degil. koskoca universite profesorleri genclerin korunmasini ibadethanelerde gormekte, kitapliklari, kutuphaneleri es gecmektedirler. din egitimi de bir nevi yanli egitim olup, bireyleri herturlu bilgiye ulasarak suzgecten gecirme yontemi ile egitme taraftari olacak kadar demokratik olmayan bir donemdeyiz.
ben hic bir zaman solda, sagda bir dusunceye sahip olamadim. siyasetin hep birilerinin sinif atlama mekani oldugunu dusundum. cunku dogdugum zamandan beri bir nevi ulkemizde siyasetin bu yuzu hep halkin yuzune vuruldu. herneyse oglum, ben seni elimden geldigince iyi-dogru-ahlakli bir insan olarak yetistirmeye gayret gosterecegim. humanist, hayvan sevgisi olan, mantikli bir birey olman icin sana ornek olmaya calisacagim. umarim sen daha pozitif bir ortamda buyume sansi elde edersin.

Locations of visitors to this page Who links to me?